Kıbrıs adası için federasyon merkezli bir çözüm masanın dışında, BM Merkezi’ndeki görüşmelerin ardından Perşembe günü tekrarlanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başkanı Ersin Tatar.
Tatar New York’ta gazetecilere verdiği demeçte, “Egemenliğimizden asla ödün vermeyeceğiz. Bir anlaşma olacaksa, iki ayrı devletin eşit egemenliğine dayanacak.”
Kıbrıs üzerindeki gayri resmi toplantı, görüşmeleri “yapıcı” olarak tanımlayan ve etnik olarak bölünmüş adanın liderlerinin güven oluşturmaya yönelik tartışmalara devam etmeyi kabul ettiklerini söyledi.
Görüşmeler, Mart ayında Cenevre’de düzenlenen benzer bir toplantı izledi ve daha önce Türk Kıbrıs ve Yunan Kıbrıs tarafları tarafından üzerinde anlaşılan altı kilit işbirliği alanındaki gelişmeler hakkında bir görüş alışverişini kolaylaştırmayı amaçladı.
Yunan Kıbrıslılar adanın güney kısmını kontrol eder ve Türk Kıbrıslı ve Türkiye’den gelen protestolara rağmen uluslararası toplum tarafından devlet olarak tanınırlar.
Adanın kuzey kesiminde yer alan TRNC, onlarca yıl süren “Kıbrıs sorusu” nun çözünürlüğünde garantör bir devlet olan Türkiye tarafından tanınır.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunan Kıbrıs lideri Nikos Christodoulides, Yunanistan Dışişleri Bakanı, George Gerapettis ve İngiltere Avrupa, Kuzey Amerika ve denizaşırı bölgeler için devlet bakanı Stephen Doughty de katıldı.
Yunanistan ve İngiltere süreçte diğer garantör devletlerdir.
Tatar Perşembe günü, Kıbrıs sorunu ile ilgili resmi müzakerelerin Türk Kıbrıslı Eşitlik ve Uluslararası statüsü tanınmadıkça devam etmeyeceğini vurguladı.
“Açıkçası, son dört yılda, egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statüsümüzün yeniden teyit edilmediği sürece, Kıbrıs sorununun çözümü için resmi müzakerelere devam etmeyeceğimiz yeni politikamızı pekiştirdik.”
“Çünkü bu varlıkların, egemen eşitliğimiz ve uluslararası statüsümüzün doğal haklarımız olduğuna çok inanıyoruz.”
Cenevre’deki görüşmeler, toplulukların statüsü üzerinde nihai bir karara varmak yerine, adadaki iki taraf arasındaki işbirliği alanlarını keşfetmeye odaklandı.
Sonunda, taraflar, Yunan Kıbrıslı ve Türk Kıbrıslı’nın BM tampon bölgesi, arazi madenleri, çevre ve iklim değişikliği işbirliği, tampon bölgesinde güneş enerjili elektrik üretimi, mezarlıkların restorasyonu ve gençler için ortak teknik komitenin kurulması ile ayrıldığı bölünmüş adada yeni geçiş noktalarının açılmasını kabul etti.
Her ne kadar Cenevre’de tartışılan bazı konularda ilerleme bildirilmiş olsa da, Yunan Kıbrıs tarafının tavizsiz duruşu nedeniyle mayınların temizlenmesi ve elektrik üretimi gibi diğerlerinde işbirliği durdu.
Perşembe günü Guterres, Yunan ve Türk Kıbrıs topluluklarının iki taraf arasında yeni geçiş puanları açma ve güneş enerjisi girişimlerinde işbirliği yapma girişimleriyle baskı yapacağını söyledi.
Guterres, “Tüm bu girişimleri mümkün olan en kısa sürede uygulamak önemlidir.” Dedi.
Şu anda iki tarafı ayıran 180 km uzunluğunda (116 mil uzunluğunda) ateşkes hattı boyunca dokuz geçiş noktası var. Guterres, yeni kontrol noktalarından biriyle ilgili olarak bir “güzergah sorunu” olduğunu, ancak bu konuda önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi.
Toplantının ardından Tatar, Yunan Kıbrıs tarafının, Türk Kıbrıs tarafı için kabul edilemez bir şey olan yeni bir geçişe ulaşmak için tampon bölgesinde yeni bir yol inşa etmeye çalıştığını söyledi.
“Bu tampon bölge komplikasyonu nedeniyle, dört kapağın açılışını duyuramadık” dedi. “Bu konuda çok üzgünüm.”
Tatar, Yunan Kıbrıs liderine kabul edilmeyen bir karşı uygulama teklif ettiğini söyledi.
“Zemin kaybetmiyoruz,” diye ısrar etti, Eylül ayında BM Genel Kurulu üst düzey toplantılara kadar konuyla ilgili bir hareket olacağını umuyordu.
Tatar, toplantıya “olumlu, yapıcı ve ileriye dönük bir gündemle” geldiğini, ancak Cenevre’deki toplantının ardından adadaki olaylar üzerinde “derin bir hayal kırıklığı” dile getirdiğini belirtti.
Yetkili, “Yunan Kıbrıs liderliğinin eylemleri Türk Kıbrıs halkının baskı altında endişeli olmasına ve giderek daha tehdit altında olmasına neden oluyor.” Dedi.
“Birçok Türk Kıbrıslı’nın Güney Kıbrıs’a geçmeleri durumunda veya yurtdışına seyahat ederken tutuklanmaktan veya gözaltına alınmaktan korktuğunu” söyleyerek Tatar, “Türk Kıbrıs halkının ve Yunan Kıbrıs halkının iradesini yansıtan iki eyalet ve iki demokrasi olduğunu, son altı yıldır Kıbrıs’ta var olan” olduğunu teyit etti.
“Yeni ve resmi bir müzakere süreci varsa, iki tarafı eşit, adil ve haysiyetle ele alarak yerdeki gerçeklere dayanmalıdır.”